“Gerçek daima tuhaftır. Kurgudan daha tuhaf.” Bu sözü okuduktan sonra karar verdim. Mary Higgins Clark ve Sahtekâr üzerine yazmaya. Cinayet romanlarının ortak özellikleri hep şaşırtıcı bir sonla bitmesidir. Genelde katil hiç beklemediğiniz birisi çıkar. Ve katilin kim olduğunu öğrenmek adına sonuna kadar merak içinde okursunuz kitabı. İşte cinayet romanlarındaki o hazır şablonu, Clark bu romanında yerle bir ediyor.
Nasıl mı?
Öncelikle katili hiç merak
etmiyorsunuz. Çünkü, kitabın daha ilk çeyreğini dahi bitirmeden katili hiç
zorlanmadan buluyorsunuz. Hatta orta da işlenen birçok cinayet varken. Bu
romanda asıl merak uyandıran ve sizde okuma isteği yaratan diğer karakterlerin
bu cinayetlerden nasıl etkileneceği oluyor. Ve onları nasıl bir sonun bekliyor
olması. Karakterlerin hemen hepsinin cinayetlerle bir bağlantısı var, bu yüzden
cinayetleri kimin, nasıl çözeceği de ayrı bir merak konusu.
Sahtekar, bol karakterli bir
roman. Sayfalar ilerledikçe araya yeni karakterler yani yeni şüpheliler girse de hepsi rolünü
başarıyla oynayıp kenara çekilirken siz katilin kim olduğu konusunda yaptığınız
doğru tahminle içten içe övünüyorsunuz.
Ve, Clark’ın iki eli yapışıyor sanki omuzlarınızdan, o an sarsılıp “bu ne ya!?” diyorsunuz içinizden. Hiç yerinizden kalkmadan bir an önce sona ulaşma isteği doğuyor içinizde. Katili de tahmin ettiğinize göre bunu nasıl yapıyor Clark? İşin sırrı işte o tuhaf cümle de yatıyor. “Gerçek daima tuhaftır. Kurgudan daha tuhaf.”
Ve, Clark’ın iki eli yapışıyor sanki omuzlarınızdan, o an sarsılıp “bu ne ya!?” diyorsunuz içinizden. Hiç yerinizden kalkmadan bir an önce sona ulaşma isteği doğuyor içinizde. Katili de tahmin ettiğinize göre bunu nasıl yapıyor Clark? İşin sırrı işte o tuhaf cümle de yatıyor. “Gerçek daima tuhaftır. Kurgudan daha tuhaf.”
Kate Connelly, ailesinin
sahip olduğu Connelly İnce Antika Reprodüksiyonları’nda gecenin bir yarısı
şirketin eski çalışanı Gus Schmidt ile buluşur. O anda Komplekste büyük bir
patlama olur. Kate ağır yaralanır ve
günlerce komada kalır. Gus ise ölmüştür. Sigorta şirketinin yangın müfettişleri
ile dedektifler patlamanın ve cinayetin peşine düşerler. Patlamada meydana
gelen çukurda 25 yıl önce öldürülmüş bir kadın iskeleti bulurlar. Boynundaki
ucuz kolye tek ipucudur. İskelet yıllar önce ortadan kaybolan Trace'ye aittir.
Ailesi yıllardır hiç ümidini kesmeden aramıştır Trace'yi. Connelly ailesiyle
ilgisi neydi merak ediyorsunuz.
Şirket sahibi Doug Connelly,
diğer kızı Hannah Connelly ile Kate’nin komadan çıkmasını beklemektedir. Fakat
bekleyen sadece onlar değildir. Dedektifler ve yangın müfettişleri de Kate’in komadan çıkmasını bekler. Kate ise
yattığı yerden sürekli kâbuslar görür. Yarı baygın halde yatarken,
gördüklerinin gerçek mi yoksa rüya mı olduğunu düşünmektedir.
Connelly kompleksi
yakınlarındaki nehirde Jamie Gordon
isimli genç bir kızın cesedi bulunur.
"Sahtekâr", sadece
bir cinayet(ler) romanı değil.
Bir de evsiz Clyde Hotchkiss
var. Cinayetlerin bir numaralı şüphelisi.
Clyde, çok sayıda madalyanın
sahibi Vietnam gazisi. Vietnam’a gitmiş
ve ülkesine hizmet ettiği için gururluydu.
Savaşta hayatını kaybetmemişti fakat orada olanlar yüzünden zevk alarak
yaşayabileceği hayatını kaybetmişti.
Karısı Peggy ve oğlu Skip'ı terk edip
gideli tam 41 yıl olmuştu. Yıllardır yaptığı tek şey dilenmek ve şarap içmekti.
41 yıl boyunca tek düşündüğü şey ise Peggy'nin başka birisiyle evlenmiş
olabileceği ve Skip'ın o adama baba demiş olmasıydı.
Fakat Peggy hiçbir zaman evlenmedi. O hep
Bayan Hotchkiss olarak kaldı. Peggy ve oğlu her zaman Clyde’i bekledi.
Yıllar sonra cinayet
şüphelisinin (Clyde) harap minibüste unuttuğu fotoğraf şimdi televizyon
kanallarında çıkıyordu. Resimde üçü poz vermiş gülümsüyorlardı. Clyde,karısı ve
oğlu.
Peggy ve Skip, Cylde’ı
hastane odasında ölümünden sadece 2-3 dakika önce görebildiler.
Uzun ayrılıkların bile,
gerçek bir aşkta sadakat duygusunu yok edemediği derinden ve içiniz ürpererek
hissediyorsunuz, okurken.
Kitabın sonunda sizi bekleyen
şaşırtıcı sürprizin ipucunu ise Mary Hıggıns daha ilk sayfada hem de önsöz
bölümünde veriyor.
“Ertesi gece annesi bir
kazada öldü ve babası o şarkıyı bir daha asla söylemedi.”
Kitabı bitirdiğinizde
gülümsüyor ve içinizde bu cümleyi tekrar okuma isteği hissediyorsunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder