22 Şubat 2020

HANDAN İLE…..


AYŞE KULİN'DEN ÇOK KATMANLI BİR ROMAN, HANDAN.
“Yalnız bir kadın güçlü olabilir miydi? Mutlu olabilir miydi?” sorularına cevap arıyor Ayşe Kulin yeni romanında.
"Gizli Anların Yolcusu"ndaki Handan karakterinin yaşamını bu kitapta aktarıyor, Kulin. Mutsuz sonla biten bir aşktaki aldatılmalar ve aldanmaları iki farklı dönemde kıyaslayarak yapıyor bunu. Osmanlı'nın son demlerinden günümüz Türkiye'sindeki kadın tipolojileri üzerinden tahlil ediyor.
Yaşadığı aşkları ve mutsuz evliliğinden sonra artık iş dünyasında ilerlemek, başarılı olup kendini kanıtlamak isteyen Handan mesleğine sıkıca sarılır. Güçlükler karşısında yılmayacak hayatın tadını çıkaracaktır. Amerika'da yaşayan kardeşi hastalanınca onun yanına gider. Hasta yatağındaki kardeşine, yeğeni Defne'ye sahip çıkacağına dair söz verir. Ölümünden sonra da kızı gibi sahiplendiği Defne ile birlikte, tam da İstanbul'un en hararetli, -gazlı dönemin de ülkeye geri dönerler. 
70' li yıllarda İzmir de dünyaya gelmiş Handan. Adını, babaannesi Halide Edip Adıvarın'ın romanını okurken, kitaptaki karakterden esinlenerek vermiş.  Uzun yıllar sonra Handan, kendiyle aynı adı taşıyan kitabı okumaya başladığında fark ediyor gerçeği. Sadece adı değil kaderi de benzemektedir Handan'a. Özellikle de yaşadığı aşklar, tutkunu olduğu sevdalar ve aldanmaları... Fakat Adıvar'ın Handan' ı gibi pes etmez Ayşe Kulin'in Handan'ı, her şeye rağmen hayattan zevk almayı, mücadele etmeyi, her ne koşulda olursa olsun ayakta kalmayı seçmiştir. Kendi yaşamını, aşklarını sorguladığı bir sırada karşısında belirir Halide Edip'in Handan'ı. Tıpkı bir masal perisi gibi aniden karşısına çıkar otel odasında.

Bu noktadan sonra iki Handan'ın diyaloglarında, Osmanlı'nın son dönemleri, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Türk kadını ile günümüz Türk kadınını kıyaslıyor Ayşe Kulin ve her iki Handan'ın yaşadıklarıyla birlikte H.Edip Adıvar'ı yaşadığı dönemdeki kahramanlıklarını da tahlil ediyor. Bunu yaparken de satır aralarında kendisini  H. Edip Adıvar ile kıyaslıyor, sanki.
Ve Ayşe Kulin'in pusulası bir kez daha doğru yönü gösteriyor.
Duygu Asena'yı..
Böyle bir romanda Asena'yı anması ise gerçek bir kadirşinaslık örneği.
Başta söylediğim gibi Handan çok katmanlı bir roman.
Gezi Parkı olaylarına da geniş bir yer ayırmış, Kulin. Bu sebeple Handan aynı zamanda “Gezi Olayları”nın Romanı" da diyebiliriz. Yurt dışından gelen bir kızın ve onu korumaya çalışan annesinin gözünden anlatılmış. Fakat ancak son kısımlarında hak ettiği yerini buluyor, gezi olayları.
Bu bölümleri anlatırken arafta kalmış Ayşe Kulin.  Farklı cephelerden tepki almamak adına yapmış sanki bunu. Taraf olmakla olmamak arasında, medyadan dinlediğimiz –gezi parkı- üzerinden yapmış kurgusunu. Ancak sonlara gelindiğinde yansıtıyor,  Gezi ruhunu.
Oysa İstanbul'da yaşayan bir yazar olarak farklı bir –gezi kurgusu–  beklerdim kendisinden.   Yine de –her sesin tercümanı–olarak başarılı buluyorum.
"Handan" ile birlikte Ayşe Kulin romanlarını iki gruba ayırabiliriz. Biyografik romanları ve  diğerleri…
Biyografi romanları hakkında söyleyebileceğim tek şey, Evet Ayşe Kulin bu işin piri. Biyografik romanlarındaki başarısı ve kaleminin olağan üstü gücünü diğer romanlarında maalesef göremiyoruz. Diğer romanları arasında Sevdalinka ve Nefes Nefese ve Köprü'ye haksızlık yapmamak adına ayırmak gerekiyor. Fakat okurlarının gerçek bir Ayşe Kulin klasiği okuma vakti geldi de geçiyor bile. Bana göre Ayşe Kulin, fazla zaman kaybetmeden biyografik romanlarına geri dönmeli. Okurun beklentisi de bu yönde olsa gerek.