20 Nisan 2008

PİPPA BACCA

Bir Güvercin Misali

Uçtun Ülkemizden Pippa Bacca

Gerçek Adı: Giuseppina Pasqualino di Marineo
Yaşı: 33
Suçu: “Barış Gelini” Projesiyle Slovenya’dan Filistin’e uzanan bir yolculukla ‘Barış götürmek’
Cezası: Ölüm

İşte Pippa’cım, yaşadığın son birkaç günün kısa özeti bu. Tabiî ki bu kadar basit değil. Ama ne bileyim….Ablanın söylediği o sözler var ya… Hani birçoklarının arkasına sığındığı sözler….Belki ben de kendi sözlerimin arkasına sığınmaya çalışıyorum.
Aslında biliyor musun? İlk değilsin…. Ama bu başına gelen trajedi için söylenebilecek en son cümle.
Türkiye alışkın bu tür haberlere. Ama senin başına gelenler bir başka sarstı bizleri. Mahcubiyetle karışık üzüntü ve utanç. Derin bir utanç.
Barışın sembolü zeytin dalıyla güvercinin efsanevi öyküsünü şimdi sen devraldın. Trajik ölümün, ne hedefini yarı yolda bıraktı ne de beyaz gelinliğin kirlendi. Barış kelimesi dudaklarda isminle ayrı bir anlam kazandı.
Saflığın simgesel rengi beyazla çıktın yollara…
Beyaz gelinlikle…. Beyazla, barışı bağdaştırdın.
Ülkeden ülkeye akıp giden maceran acı bir hüsranla son buldu. Hem de bu ülkede. Bizim Ülkemizde.
Slovenya’dan Filistin’e uzanan, bir geçit, bir köprü olarak gördün ülkemizi…. Ama biz sahip çıkamadık sana….Geçip giderken amacın sadece barış tohumları bırakmaktı topraklarımıza…. Ama biz sahip çıkamadık ne sana ne de uğrunda uzun bir yolculuğu göğüslediğin evrensel değerlerine..….
Aslında biliyor musun? En çok bizim ihtiyacımız vardı o barış tohumlara. Sadece topraklarda değil, yüreklerde de. Devletçe milletçe ihtiyacımız vardı.
Bir bilsen arkandan yazılıp çizilenleri…. Gurur duyardın kendinle. Bizim seninle duyduğumuz gibi.
Evet, evet ya…. Gurur duyardın kendinle.
Sen çıktığın yolda amacına ulaştın Pippa. Yaşasaydın belki bu denli duyuramazdın sesini.
Ve sen hedefine ulaştın Pippa.
İstediğin gibi Filistin’de noktalanmadı yolculuğun. Son durak Türkiye oldu.
Barış seslerin, kederle yankılandı Ülkemizde. Ağıt gibi yankılandı…
Ve… Şimdi sesini Dünya ‘ya daha iyi duyurdun.
Rahat Uyu Pippa Bacca

HİCİV:)

Sayın Başbakanımızı saygıyla anıyorum bu bölümde.
Kısa bir süre önce sözleri tüm ülkeyi farklı bakış açılarıyla salladı durdu, zelzele misali.
“Her aileye 3 çocuk” sözü bir anda çıkı verdi ağzından. Sonra ısrarla sürdürdü bu yaklaşımını.
Sanatçısından, fikir adamına, her kesimden insanlar fikir beyan etti durdu günlerce. Tabii haklı olarak. Herkesin bir sözü olmalı bu konuda öyle değil mi?
Günlerce, göç dedik, nüfus artışı dedik, işsizlik dedik kısa başlıklarla yorum yaparken.
Hakkını yememek lazım. Kızmamak eleştirmemek lazım belki de başbakanımızı. Kim bilir belki oda bahsedilen tüm bu konular üzerine yorum yapmak istemiştir de dili sürçmüştür bir anda.
Genel de doğudan göçle gelen, ya da hala kendi memleketin de yaşamına devam eden doğumuz insanı için söylemiştir. Genel de aile nüfuslarının kalabalık olduğu kentlerdir doğu illerimiz. Kasıt içermeden, örnek gösterişimde bu yüzdendir.
7 çocuk 8 çocuk 10 çocuk… Baktı olacağı yok. Sayın Başbakanımız müdahale etmek istedi belki de. Tabii haklı olarak.
3 Yeter dedi.
Hemen yanlış anlamayın, kötüye yormayın lütfen.
Hiç tanık olmadım, ama duyarım çevremden, bazı hayvan severler evlerinde besledikleri hayvanların üreyip çoğalmasını önlemek için soluğu veterinerde alıyor. Güzel bir uygulama olarak görüyorum. Aslında bu illerimizde (istatistikler nereyi işaret ediyorsa) ve kırsal kesimde yaşayan kadınlarımıza 2 ya da 3 çocuktan sonra zorunlu uygulama olarak getirilmeli kanısındayım. Belki böylelikle yıllar geçtikçe eskiyen yıpranan bedenlerini de bir nebze de olsa koruya bilirler.
Darılmak gücenmek yok. Adı üstünde hiciv bu.